"Onarıcı adalet": Teknik bir ihmal mi yoksa "kasıtlı bir hata" mı?
Ara 29, 2020 987

"Onarıcı adalet": Teknik bir ihmal mi yoksa "kasıtlı bir hata" mı?

Font Size

Mercek Altında | "Onarıcı adalet": Teknik bir ihmal mi yoksa "kasıtlı bir hata" mı?

 

16 Aralık 2020'de BM Özel Temsilcisi Geir Pedersen, Suriye Anayasa Komisyonu çerçevesinde siyasi süreçle ilgili Güvenlik Konseyi'ne brifing verdi. Brifingde sivil toplum heyetinin teklif ettiği ilkeler arasında "onarıcı adalet" kavramını kullandığını belirtti.

Sivil toplum heyetinin 6 üyesi ise acele ile bir açıklama yaparak bunu yalanladı ve sadece mülkiyet hakları söz konusu olduğunda "telafi edici adalet" kavramının benimsenmesi çağrısında bulundu. Bu, daha önce yazılı ve sözlü açıklamalarda sunulmuştu.

Özel Elçi ile yapılan yazışmalar ve baskılar, Birleşmiş Milletler Ofisini 18 Aralık'ta bir açıklama yapmaya itti. Açıklamada “onarıcı adalet” kavramının kullanımının kasıtsız teknik bir hata sonucu olduğu ifade edildi. Dolayısıyla BM elçisi tarafından yayınlanan açıklama metnine göre bu hatanın, silinemeyen veya içeriği değiştirilemeyen orijinal belgeye ek olarak eklenerek düzeltildiği düşünülüyor.

"Onarıcı adalet", "ceza adaletine" alternatif bir kavram olup yalnızca tazminat standardı ile sınırlıdır. Bunun uygulanması kovuşturma, hakikat komisyonları ve kurumsal reform gibi geçiş dönemi adaletinde öngörülen diğer standartları ortadan kaldırmaktadır.

"Tazmin edici adalet” tazminatla sınırlı olsa da eşitlik konusunda "onarıcı adalet"ten farklıdır. Tazmin edici adelet yasal eşitlikten ziyade fiili eşitlik uygulamasından hareket ederken onarıcı adalet fiili eşitlikten çok yasal eşitliğe doğru ilerler. Yani onarıcı adalette mağdurlar faile müsamaha gösterir ve ona yönelik haklarından feragat ederler.

BM elçisinin brifinginde bu terimin kullanılması aslında istenmeyen teknik bir hatanın sonucu gibi görünmüyor. Daha çok Rusya'nın yaklaşımına yanıt verme arzusunu yansıtıyor. Stefan de Mistura'nın danışmanı olan Vitaly Naomki daha önce bu kavramı kullanmıştı. Ya da BM bu kavramın Suriyeliler arasında tartışılmasını istiyor olabilir. Bu şekilde kavram üzerindeki tartışmalar, onun "geçiş dönemi adaleti"nden daha "gerçekçi" bir seçenek olarak pekişmesini sağlayabilir. 

Birleşmiş Milletler Suriye gibi uluslararası uzantısı olan çatışmaların yaşandığı ülkelerdeki aktörler arasındaki güç dengesini genel olarak dikkate alıyor. Dolayısıyla BM’nin rolü, sadece çözümleri tartışmak için arabuluculukla sınırlı değil, bunun ötesinde güç dengelerini dikkate alan yaklaşımlara doğru itmektir.

“Onarıcı adalet” kavramı rejim delegasyonu tarafından kullanılmamış olması dikkat çekiyor. Belki de çeşitli anlamlarıyla adalet Anayasa Komisyonunun uzmanlık alanıyla ilgili değildir. Bu yüzden heyetin bu kavramı önermesi, taraflar arasında mutabık kalınan hükümlere dayalı olarak tümden bir red ile karşılaşabilir.

Görünüşe göre Birleşmiş Milletler, sivil toplum heyeti tarafından mülkiyet hakları bağlamında “tazmin edici adalet” kavramını kullanılmasından yararlanarak “onarıcı adalet” terimini kullanmaya çalıştı ve onu “geçiş dönemi adaletine” bir alternatif olarak kabul ettirmeyi umdu.


Analiz ve Düşünce Birimi - Jusoor Araştırma Merkezi