Fransa’nın Lübnan’daki tarihi rolü ve Beyrut patlamasından sonraki geleceği
Ağu 14, 2020 1084

Fransa’nın Lübnan’daki tarihi rolü ve Beyrut patlamasından sonraki geleceği

Font Size

Mercek Altında | Fransa’nın Lübnan’daki tarihi rolü ve Beyrut patlamasından sonraki geleceği

 

Fransa, Doğu'daki Hıristiyanlar için bir sığınak olarak kabul ettiği Lübnan'ı Ortadoğu'da bir dayanak noktası olarak gördü. Fransa on yedinci yüzyılın ortalarında Maruni Kilisesi'ne koruma sağlaması, on dokuzuncu yüzyılın ortalarında Lübnan Mutasarrıflığının kurulmasına destek vermesi ve ardından 1920'de Büyük Lübnan devletinin ilan edilmesiyle Lübnan devletinin kuruluşuna katkıda bulundu.
Fransa, 1940’lı yıllarda İkinci Dünya Savaşı'nın bir sonucu olarak Suriye ve Lübnan'dan çekilmek zorunda kaldı. Ancak toplumdaki ayrımcılığı ve önyargıyı derinleştiren koruma politikalarından hareketle Lübnan'ın iç işlerine müdahale etmeye devam etti ve 1974'te iç savaşın patlak vermesine aktif olarak katkıda bulundu.
1989'de imzalanan Taif Anlaşması, Fransa'nın Lübnan'daki eski varlığını yeniden kurma hedeflerine son verdi. Bu tarihten sonra Fransa’nın politikaları, çıkarlarını korumaya ve kademeli olarak eski hale döndürmeye odaklandı. Bu konuda şu şekilde hareket etti:  
1. 1996 yılında İsrail, Lübnan ve Suriye arasında mutabakata varılmasına katkıda bulunan arabuluculuk diplomasisi. 
2. 2007'deki Saint-Cloud Konferansı'ında ifade edildiği üzere Dürzi, Sünni ve Şiiler gibi diğer mezheplerle dengeli bir ilişki sürdürmeyi amaçlayan kişisel diplomasi ve koruma politikaları.
3. Lübnan'ı ekonomik olarak desteklemek ve çöküşünü önlemek için 2001'deki Paris 1 ve 2 konferansları ile 2007'de Paris 3 konferansıyla başlayan yardım diplomasisi. Lübnan, bağışçılardan fon almasına rağmen öngörülen reformları uygulayamadı. Bu da reform sürecine geri dönme ümidiyle Fransa'yı 2018'de Cidre konferansına hâmi olmaya sevk etti. 
4. Yardımları serbest bırakmak ve Lübnan'ı ekonomik olarak desteklemek için reformların uygulanmasında ısrar eden ABD başta olmak üzere çeşitli taraflarla ortak eylem stratejisi. Fransa, diplomatik ve siyasi faaliyetleri yoluyla bu stratejiyi uygulamada birçok defa başarısız oldu. 
Görünüşe göre Ağustos 2020'de meydana gelen Beyrut Limanı patlaması, Fransa’nın ABD ile ortak eylem stratejisi ve video konferans yoluyla uluslararası bir konferans düzenlemekle yardım diplomasisini harekete geçirmesi için yeni bir fırsat oluşturdu.

Fransa’nın özellikle de Hizbullah'ın rolü konusundaki ABD ve İsrail’in çekincelerini dikkate alarak, Lübnan'daki siyasi sahneyi yeniden şekillendirmeyi ve ekonomik baskı altında hükumet yapısının çökmesini engellemeyi hedefleyen Batı hamlesine önderlik etmek için önümüzdeki dönemde çalışması bekleniyor.

 

Analiz ve Düşünce Birimi - Jusoor Araştırma Merkezi