El Kaide'nin Önde Gelenlerini İdlip'te Tutuklanması Ani Bir Taktik mi Yoksa Stratejik Bir Adım mı?
Şub 27, 2018 1455

El Kaide'nin Önde Gelenlerini İdlip'te Tutuklanması Ani Bir Taktik mi Yoksa Stratejik Bir Adım mı?

Font Size

Önsöz
Selefi teveccühü benimseyen Nusra Cephesi 2011 yılı sonlarında kuruldu, Ebu Muhammed el-Culani, 28 Temmuz 2016'da Eymen El Zevahiri liderliğindeki El Kaide'den ayrıldığını duyurdu, ayrıca Nusra Cephesi adı altında çalışmayı bırakıp Şam Fetih Cephesini kurduğunu ilan etti.
El-Kaide'nin Suriye'deki deneyimi, Şam Fetih Cephesi kolu vasıtasıyla El-Kaide'nin diğer kollarından elde ettiği sayılardan ve askeri mühimmatlardan ve yerel halka ilişkilerinden daha üstün olması nedeniyle ve geçtiği hareketli ve hitap geçişler haricinde El Kaide'nin diğer ülkelerdeki deneyimlerindeki en önemli ve benzersiz bir deneyim sayılmaktadır, 28 Aralık 2017'de, Suriye kuzeyindeki birçok büyük askeri gruplar, Heyet-i Tahriruş Şam adında yeni bir askeri bileşenine katıldıklarını açıkladı, bu bileşende Şam Fetih Cephesi, Nureddin El Zengi hareketi, El Hak tugayı, Ensar El Din Cephesi ve Sünni Ordusunu dahil etmektedir.
Heyet-i Tahriruş Şam son icraatlarında El Ardidi ve Ebu Calibib El Ürdüni gibilerle temsil edilen Suriye'deki (El-Kaide) yeniden ilan etmeyi planlayan ve liderlere isyan edenleri tutuklaması takipçileri şaşırtmadı, bu icraat, ayrılık olayında Heyet-i Tahriruş Şam ile küreselleşen El Kaide arasındaki örgütsel ve entelektüel son bölüm olarak kabul edilmektedir, bu adımların ciddi sonuçları DAEŞ, Cundul Aksa, El Furkan örgütü gibi heyetin itibarını da zedeleyen anormal olgularla baş çıkmak için heyetin liderlerdik kararına yansıtır.

Kaide'nin Mirası ve Son Söz
Heyet (eskinden Nusra Cephesi) El Kaide'den ayrılması Suriye'de faaliyet gösteren cihatçı örgütler içinde şiddetli bir depreme yol açtı, fikirsel açıdan El Kaide ve benzerlerine yakın olan bireyler arasında bir iz bıraktı ve yeni bir projenin yüzü, Culani liderliğindeki Şam Fetih Cephesi'nin yapısında köklü entelektüel ve taktik icraatlar şekilde ortaya çıktı.
Ayrılma Şam Fetih Cephesi içinde iç bölünmelere neden oldu ve birçok askeri ve şeriatçı liderleri kendi bileşenleri içinde çalmakta isteksiz oldular, bazılar DAEŞ'in kontrol ettiği bölgelere gittiler ve bazıları da cephenin kontrol ettiği bölgelerde kaldılar.
El Kaide'ye katılma projesinin söylentileri tekrar konuşulmaya başladı ve bunun liderleri birkaç şahsiyetten oluşmuştur, aralarında büyük şeriatçılardır, bu şeriatçılar cihatçı ortamda ve özellikle Suriye'deki muhacirleri etkilemiştir, Heyet-i Tahriruş Şam kurulduktan sonra ve ayrılmalar yaşandıktan sonra faklı yöntemlerle birisi gizli ve diğeri sonradan ilan ettiği (sulh ve hayır) İnisiyatifi adı atında etkili tarafları ikna etmeye çalıştı, batılı ve Arap medyasında Ekim ve Kasım ayındaki raporlar Zevahiri Suriye'de El Kaide şubesi kurması için Hamza bin Ladin'i görevlendirdiği bildirildi.
Ayrıca El Aksa tugayı ona yakın bir medyacının söylediklerine göre heyet tarafından takip edilenlerin korunması hakkında hazır olduğunu duyurdu.
Diğer taraftan El Culani istikrarını tehdit eden baskılara maruz kaldığını hissetmiştir, bu baskı DAEŞ'in Hama cephesinde ilerlemesiyle temsil edilmektedir, bu nedenle heyetin liderleri dini ideolojilerle temsil edilen ve tam gizlilik içinde olan bu örgütü, ekonomik kaynakları salip olan, büyük coğrafi alanlara kontrol eden ve geçiş döneminin kurulması için çağrılarda bulunan açık bir harekete dönüştürdü, bu, yeni aşamayı ele almak için yeni yollar ve mekanizmalar arayışı anlamına geliyor. Heyetin DAEŞ ile Hama çölünde olan şiddetli askeri savaşı ve güvenliliği için El Kaide liderlerini ortadan kaldırması fikirsel ve davranışsal değişimin ciddiyetiyle ilgili net bir mesaj göndermektedir. Heyet, El Kaide ile olan bütün bağlantısını keserek stratejik olan bu seçeneği ispatlamak için ciddidir. 

Sivil ve Siyasi Düzey
Heyet kontrol ettiği bölgelerde özellikle İdlip'te sivil, siyasi ve sosyal kurumların yapılandırılmasını yönetme kabiliyetini göstermede liderlik yarışında en zorlu testten geçti, ikinci test, Cephe tarafından Türk Fırat Kalkanı birliği ile dikkatli davranılmasıyla esneklik göstermiştir, bu nedenle heyetin liderleri TSK eskinden siyası karmaşıklıklar olmadan Suriye'ye girmesiyle ilgili Türkiye ile olan uyumu uluslararası izolasyon korkusundan kaçmak için uluslararası alanda güvenilebilir, bu nedenle, kimsenin siyasi planların bozmasına izin vermeyecektir, ayrıca heyetin liderliği, içerde kurulması planlanan el Kaide grubunun mütevazi popüler boyutunun farkındadır, bu nedenle iç bölünme korkusu olmaksızın onları ortadan kaldırmak için kararlı olmuştur, dolayısıyla heyetin liderliği, kararın merkezileştirilmesine ilişkin bu kararı onayladı ve bu yönde cesur kararlar verebilme yeteneğine sahip olduğunu vurguladı. 

Sonuç
Yukarıdaki veriler heyetteki El Kaide şeriatçılarının tutuklanması açık bir şekilde heyet liderliğin ürettiği bir politika içinde geldi.
Belki de heyet liderliği ABD'ye ve batıya iyi görünmek için ve davranışlarını daha iyi olduğunu ve batının korktuğu ve El Kaide'nin benimsediği cihatçı teorinin dışında olduğunu ve yönetimleri ve fikri ile kendi teorisini hazırladığını göstermek için bu tutuklamaları yapmış olabilir.
Heyetteki itibarlı şahsiyetler tarafından yayınlanan farklı kınama bildirileri El Kaide sıfatıyla değil bu kişilerin sıfatıyla olduğunu göstermiştir, çünkü bildiride onları savundukları ve El Kaide'den söz edilmediği gömülmüştür, ancak heyet liderliği bu itirazların gerçek boyutunun farkındadır ve onarlara rağmen güvenlik eylemlerine devam etmektedir, çünkü bu durum stratejik bir kararın parçası olduğunu saymıştır.
Ancak heyetin en büyük zorluğu Suriye'nin geleceğine olası uluslararası çözümlerle birlikte yaşayabilen ve uluslararası çapta onaylanan siyasi bir vizyona sahip bir varlık olma özelliğine ve muhalif bir kurum olarak yaşama kabiliyetine odaklıdır.