Türkiye’nin Suriye'de beklenen askeri hamlesinin özellikleri ve belirleyici unsurları
Eki 28, 2021 1419

Türkiye’nin Suriye'de beklenen askeri hamlesinin özellikleri ve belirleyici unsurları

Font Size
Mercek Altında | Türkiye’nin Suriye'de beklenen askeri hamlesinin özellikleri ve belirleyici unsurları
 
Türk yetkililer, 10 Ekim 2021'de Halep'in kuzeyindeki Mare'de konuşlu Türk üssünün hedef alınmasından ve Gaziantep’e bağlı Karakamış’a topçu füzeleri atılmasından sonra Suriye'nin kuzeybatısında yeni bir askeri operasyon başlatacakları tehdidinde bulundular. 
 
Halep'in kuzeyindeki Tel Rıfat ve çevresindeki köyler, Fırat Kalkanı Harekatı bölgesindeki Türk üslerine ve sınıra yakınlıkları nedeniyle Türkiye’nin öncelik listesinin başında yer alıyor. Ayrıca buraları kontrol etmek, Ankara'nın sınır şeridinde yaşayan on binlerce mülteciyi iskan etmesine olanak sağlayacak. Rakka kırsalındaki Ayn İsa da öncelikler arasında yer alıyor.
 
Türk ordusunun Suriye'deki stratejik şehirleri ve kasabaları kontrol etme boyutundaki herhangi bir hamlesi, elbette uluslararası aktörlerle siyasi mutabakat zemini oluşturmayı gerektiriyor.
 
Türkiye’nın olası bir askeri harekâtına zemin hazırlayabilecek muhtemel bazı özellikleri ve belirleyici unsurları şu şekilde sıralayabiliriz:
 
1- Ankara, Suriye'deki askeri üslerine ve Türkiye topraklarına yönelik saldırıları güvenlik tehdidi oluşturduğu gerekçesiyle bitirmek istiyor. Bu saldırılar Ankara için siyasi bir maliyet haline geldi.
 
2- Türkiye’nin uluslararası aktörlerle önceden koordinasyon olmadan bir askeri harekata başlaması zor. Çünkü bu, ABD veya Rus güçleriyle maliyetli siyasi ve hatta askeri bir çatışma çıkma ihtimalinin önünü açacaktır.
 
3- Büyük olasılıkla Rusya, Türkiye’nin Gaziantep-Halep uluslararası karayolu üzerinde bulunan Tel Rıfat gibi uluslararası ve ticari yollarda bulunan bölgelere kara harekatı düzenlemesini kabul etmeyecektir. Aynı şey Halep kırsalındaki Ayn İsa kenti için de geçerlidir.
 
4- Rusya, ABD tarafını Suriye'nin kuzeydoğusunda SDG’ye koruma sağlayabileceğine ikna etme girişimleri bağlamında geçtiğimiz aylarda SDG ile arasındaki güveni artırmaya, dolayısıyla Washington'u bölgeyi terk etmeye zorlamaya çalıştı. Rusya'nın şu an Özyönetim’in idari ve güvenlik başkenti olarak kabul edilen Ayn İsa gibi SDG için stratejik sayılan bölgelerden çekilmesi zor görünüyor.
 
5- Rusya, ekonomik çıkarlar karşılığında Türkiye'nin, sınırına yakın ama ticaret yollarını kontrol etmeyen yeni bir coğrafi noktayı kontrol etmesine karşı çıkmayabilir. Bu çıkarların arasında kuzeybatı Suriye ile rejim bölgeleri arasında ticaretin kolaylaştırılması ya da Türkiye'nin, Rusya'nın vizyonuna uygun siyasi süreci engellememesi yer alıyor.
 
6- Türkiye'nin SDG'ye karşı askeri harekat düzenlemesi konusunda bir mutabakat sağlanması karşılığında İdlib bölgesinde yeni tavizler vermesi uzak bir ihtimal olarak görünüyor. Rusya'nın, Türkiye'nin Tel Rıfat, Ayn İsa ve Menbiç gibi stratejik bölgelerin kontrol etmesini onaylamasını garanti altına alacak bir mutabakat olursa bu durumda Ankara, M4 yolunun her iki tarafında güvenli bir koridor kurulmasını, yani bu bölgeyi geri çekilmeden askeri gruplardan temizlenmesini 5 Mart 2020 protokolünü uygulamayı kabul edebilir.
 
Buraya kadar zikredilen hususlara dayanarak mevcut verilerin Suriye sahnesinde sahada büyük değişikliklerin gerçekleşmeyeceğini gösterdiğini söylemek mümkün. Ankara, Türk üslerine saldıran SDG ve PKK liderlerini hedef alan istihbarat operasyonları gibi kendisini tatmin eden alternatifleri değerlendirebilir. Ankara ayrıca hedeflerine ulaşmak için siyasi koşulların değişmesini bekleyecektir.
 

analiz ve düşünce birimi - Jusoor Araştırma Merkezi