Batı'nın Suriye Rejimiyle normalleşme girişimlerine yönelik tutumu
Mar 28, 2023 1078

Batı'nın Suriye Rejimiyle normalleşme girişimlerine yönelik tutumu

Font Size


Batılı ülkeler son dönemde bölge ülkelerinin Suriye Rejimi ile normalleşme girişimlerini kayda değer diplomatik bir hareketle karşıladı. 16 Mart'ta ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya, savaş sırasında Rejimin verdiği zararları finanse etmeme, üzerindeki yaptırımları kaldırmama ve ona uygulanan yaptırımları kaldırmamaya ek olarak Güvenlik Konseyinin 2254 (2015) sayılı kararı ile uyumlu bir siyasi çözüme yönelik gerçek ve kalıcı ilerleme kaydedilmeden Rejimle ilişkilerin normalleşmeyeceğini vurgulayan ortak bir bildiri yayınladılar.

Dörtlü açıklamadan önce Avrupa Birliği de 18 Ocak'ta yaptığı açıklamada Rejimin siyasi çözüme aktif olarak katılmadığı sürece “normalleşmeye, yeniden imara ve yaptırımların kaldırılmasına hayır” dediklerini belirtti.

21 Mart'ta Amerika Birleşik Devletleri, Fransa, Almanya, İngiltere ve Norveç, Amman'da Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Türkiye, Katar, Ürdün ve Mısır ile Arap Birliği ile Avrupa Birliğinin katılımıyla genişletilmiş bir toplantı düzenledi. Sonuç bildirgesi, tutumlarda ayrışmayı önlemek için Rejimle normalleşme girişimlerine atıfta bulunmaktan kaçınıp Güvenlik Konseyi'nin 2254 (2015) sayılı kararına verilen desteği vurgulamakla yetinse de uygulamada Rejim üzerindeki izolasyonun ciddiyetine dair bir mesaj verdi.

23 Mart'taki Güvenlik Konseyi toplantısında Batılı ülkeler normalleşme konusundaki tutumlarını yenilediler. ABD büyükelçisi, çatışmaya kalıcı bir çözüme ulaşmanın tek yolunun Birleşmiş Milletler tarafından kolaylaştırılan siyasi süreç olduğunu vurguladı. Ayrıca defalarca kimyasal silah kullanan, Captagon ile bölgeyi uyuşturucuya boğan, bağımlılık ve suç yayan Beşşar Esed’le iş yapan ülkeleri uyardı.  Fransız büyükelçisi de ülkesinin Rejim konusundaki tutumunu bir kez daha teyit etti.

Normalleşmeyi reddeden Batı devletlerin tutumu, güvenlik ve siyasi sebeplerden kaynaklanıyor gibi görünüyor. Çünkü kimyasal silah kullanması, hapishanelerdeki tutukluların ve zorla kaybedilenlerin tasfiyesi, bölgeyi uyuşturucuya boğarak bölgesel ve uluslararası güvenlik ve istikrarı baltalaması ve İran’a bağlı milislere Suriye'yi operasyon üssü olarak kullanmak için altyapı sağlaması nedeniyle Rejimle ilişkilerin yeniden kurulması, uluslararası hukuk ihlallerinin normalleşmesine katkıda bulunmaktadır. 

Ayrıca Batılı ülkeler normalleşmeyi başından beri bu yolu destekleyen Rusya ile keskin bir kutuplaşma noktası olarak görüyor. Çünkü Putin'in Güvenlik Konseyi kararlarından uzak olarak Esed'i kabul ettirmedeki başarısı, Avrupa ve Amerika'nın bölgedeki çıkarları ve politikalarının aleyhine olacaktır. Ayrıca Rusya'nın çıkar ve amaçlarına uygun olarak Suriye'de bir çözüm bulmasından sonra bu durum, dünyadaki diğer çatışmaların Birleşmiş Milletler'in dışında çözülmesinin önünü açacaktır.

Son olarak Batı'nın tavrı, normalleşme sürecinin başarısı ve bu sürecin içinde yer alan ülkeler için faydalı olmasının önünde hâlâ bir engel teşkil ediyor. Ancak Batılı ülkelerin Güvenlik Konseyi kararlarına uygun olarak siyasi sürece bağlı kalmak dışında bu girişimlerin dışında sahip olduğu bir alternatif yok. Bu tavır, normalleşme sürecini inşa eden çatışmanın donmasının devam etmesini sağlayabilir. Ancak sürecin çökmesini tehdit edebilecek saha tırmanışı her an patlak verebilir.