Rusya’nın 8 yıllık askeri müdahalesinin ardından Suriye’deki nüfuz durumu
Eki 25, 2023 936

Rusya’nın 8 yıllık askeri müdahalesinin ardından Suriye’deki nüfuz durumu

Font Size


Rusya’nın Suriye’ye askeri müdahalesinin üzerinden 8 yıl geçti. İki yıl önce başlayan Ukrayna savaşıyla meşgul olması nedeniyle Moskova yönetiminin dış politikasında Suriye meselesi önceliğini yitirdi. Bu durum ateşkes, siyasi süreç, dış güçlerle ilişkiler ve Suriye rejimiyle normalleşme süreçleri gibi Suriye’de Rusya’nın ciddi etkisi olan birçok konuya yansıdı.

Rusya, 29 Eylül 2015’te başlayan askerî harekâtını desteklemek için dünyada tanınan bir hükümetten gelen davetle müdahale etmenin meşruiyeti, terörle mücadele, aşırı güç kullanma ve gelişmiş silahların sergilenmesi gibi çeşitli propaganda temellerinden yararlandı. Rusya’nın Suriye’ye müdahalesinde pek çok stratejik hedefi vardı. Bunların başında Rusya’nın Ortadoğu’daki diplomatik ilişkilerin yeniden çizilmesinin yanı sıra, rejimin tüm ülke toprakları üzerindeki kontrolünü ve egemenliğini yeniden tesis etmek geliyordu.

Rusya’nın hedefleri planlandığı gibi gitmiyor. Halep’in düşmesinden bu yana çabaları hem ABD’nin hem de Türkiye’nin varlığı nedeniyle sekteye uğradı. Bu da onu çatışma bölgelerini küçültmeye ve Türkiye ve ABD ile gerilimi azaltma anlaşması (2017) imzalamaya zorladı. Bu taktik, rejimin Suriye’nin güney ve orta bölgelerinde kontrolü yeniden ele geçirmesi ve ülkenin kuzeyindeki bölgeleri ele geçirmesini sağlasa da herhangi bir askeri ilerlemenin kuzeyde Türk kuvvetleriyle, doğuda ise ABD güçleriyle çatışmaya yol açacağı bir noktada durdu.

Türkiye ile Rusya arasında Moskova Mutabakatı’nın (2020) imzalanmasının ardından askeri saldırılar durdu. Ardından diplomasi yoluyla rejimin egemenliğinin yeniden tesis edilmesine ve ülke genelinde devamına yol açacak siyasi bir atılım atılmaya çalışıldı. Bu çerçevede rejim üzerindeki uluslararası tecridi kırmak için çalışmalarını tamamlayıp yoğunlaştırdı. Ayrıca Arap ülkeleri ve Türkiye’nin rejimle normalleşme süreçlerini himaye etti ve destek verdi. 2022 yılında bu konuda kaydedilen büyük ilerlemeye rağmen 2023 yılında rejimle ilişkilerde gözle görülür ve dramatik bir gerileme yaşanmaya başladı. Bunun sonucunda ülkenin doğu ve kuzey bölgeleri rejimin kontrolünün dışında kaldı ve güneydeki diğer bölgelerde kontrolü geriledi.

Aslında Rusya, İran’ın yanı sıra ABD ve Türkiye’nin Suriye’de yarattığı saha engellerini defalarca kırmaya çalıştı ancak bunu başaramayacağını anladı. Bu durum, Rusya’nın bu güçlerle arasındaki askeri dengesizliğin yanı sıra Suriye meselesine kapsamlı bir siyasi çözüm ufkunun olmamasından dolayı bu ülkelerin, nüfuzlarını sürdürme konusunda ısrarından kaynaklanıyor. Bu nedenle Rusya şu anda Suriye’deki muhalifleri ve ortaklarıyla çatışmaları en aza indirmeye çalışırken, stratejik hedeflerine ulaşmak için askeri güçle desteklediği siyasi nüfuzunu kullanmaya ve buna yatırım yapmaya devam ediyor.

Rusya, Suriye’ye yaptığı askeri müdahale sonucunda, savaş başlatma veya başlatmama kararının verilmesi, saldırılara hava korumasının sağlanması ve kuvvetlerin gerek düzen gerek eğitim açısından askeri kararlarının kontrol edilmesi ile ilgili mutlak kontrole sahip. Bu durum, 2020 yılında ülkenin kuzeyinde gerçekleştirilen askeri operasyonlarda geleneksel askeri birliklerin kullanmak yerine Rusya’nın kurduğu ve sürekli eğitim verdiği ve silahlandırdığı 25. Tümen, Dördüncü Kolordu gibi askeri birimlere başvurulmasında açıkça göründü. Örneğin Humeymim üssü, bu birimlerin görevlerini belirlemekte, planlamakta ve denetlemektedir.

Suriye’nin 2020’de askeri çıkmaza girmesinden önceki operasyonlar, Rus askeri teknolojisinin zayıflığını ortaya çıkardı. Türkiye, Rusya’nın en iyi silahlarını ve Pantsir savunma sistemi gibi savunma sistemlerini imha edebilen Bayraktar insansız hava araçlarını kullanarak Rusya ve ABD’nin hava kontrol tekelini kırmayı başardı. Rusya aynı şekilde İsrail’in Suriye’deki saldırılarını da engelleyemedi. Yukarıda sayılan hususlar, Rusya’nın özel kuvvetlerini sınırlı bir şekilde konuşlandırma, kara kuvvetlerini ülkedeki konvansiyonel savaşlara sokmama, düzenli kuvvetlere ve İranlı milislere hava desteği sağlamakla yetinme kararını güçlendirdi.

2022 yılında Ukrayna’da savaşın başlamasının ardından Rusya’nın askeri gücü, askeri teknoloji de dahil olmak üzere, daha fazla erozyona uğramadı. Bu da Rusya’nın bölgedeki rolüne ilişkin Ortadoğu’da çizdiği imajını etkiledi. Ayrıca Rusya’nın Suriye’de eğittiği ve Ukrayna cephelerine gönderdiği askeri personele yaptığı yatırımın yarattığı boşluğu İran doldurdu. Bu şekilde Suriye’deki askeri nüfuzunda da sınırlı bir azalma görülmeye başlandı.

Rusya’nın Ukrayna’daki savaşa odaklanması, 2015’teki müdahalesinden bu yana Suriye’de tasarladığı dış güçlerle koordinasyon mekanizmalarına bağlılığın azalmasına yol açtı. ABD ve Rus kuvvetleri arasındaki çatışmasızlık protokolünün ihlal edildiği vakalar eşi görülmemiş bir şekilde arttı. Öte yandan İsrail artık yardım hattı mekanizmasına pek bağlı kalmıyor. Fırat’ın doğusunda Rus ve Türk kuvvetleri arasındaki ortak devriyelere olan ilgi azaldı.

Rusya rejimin askeri kararını kontrol etme yeteneğini korusa da buna karşılık Ukrayna’daki savaşı öncelemenin bir sonucu olarak İran’ın siyasi kararını etkileme yeteneğini kısmen ve göreceli olarak kaybetti. Bu durum, Rusya’nın arabuluculuğunun rolünün azami ölçüde azaldığı Arap ülkeleri ve Türkiye’nin rejimle normalleşme süreçlerinde ortaya çıktı. Bu da diğer hesaplamaların yanı sıra, birçok ülkeyi rejimle yeniden ilişki kurmanın fizibilitesini ve önemini yeniden düşünmeye itecek.

Son olarak Rusya’nın Suriye’deki nüfuzu sürekli bir düşüşle karşı karşıya. Ukrayna’daki savaşın başlamasından önce Rusya, Batılı ülkelerin konumu nedeniyle askeri ve sahadaki kazanımlarını ekonomik ve siyasi kazanımlara dönüştüremedi. Şu anda Rusya’nın Suriye'de tasarladığı araç veya mekanizmalar, yavaş yavaş aşınmaya yol açabilecek sorunlarla karşı karşıya. Bu da askeri müdahalede bulunduğu yılların meyvesini etkileyecektir.