Suriye Özel Temsilcisi’nin deprem sonrası brifinginde Anayasa Komitesi’nin bulunmamasının anlamı
Mar 02, 2023 947

Suriye Özel Temsilcisi’nin deprem sonrası brifinginde Anayasa Komitesi’nin bulunmamasının anlamı

Font Size


28 Şubat 2023’te Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, Güvenlik Konseyi’ne yeni bir brifing sundu. Özel temsilci, 2019’un sonlarında anayasa reformu sürecinin başlamasından bu yana daha önceki bütün brifinglerin aksine, benzeri görülmemiş bir şekilde Anayasa Komitesi’nden bahsetmedi. 

Anayasa Komitesi başlangıçta Pedersen’in selefi De Mistura’dan miras aldığı tek dosyaydı. Buna karşılık Güvenlik Konseyi’nin 2254 (2015) sayılı kararının, Suriye’de siyasi bir çözümün temeli olarak uygulanmasını talep ettiği birçok dosya bulunuyordu. 

Pedersen, Şubat 2019’da ilk brifingini verdiğinde, Suriye’deki misyonu için 5 hedef belirledi. Bunlar; anayasa reformunu hazırlamak; güvenli, sakin ve tarafsız bir ortamda güven inşa etmek; tutukluların, kaçırılanların ve kayıp kişilerin akıbetini ortaya çıkarmak; uluslararası diyalog ve işbirliğini geliştirmek ve çok çeşitli kesimlerden Suriyelileri siyasi sürece dahil etmek. 

Özel Temsilci, göreve başlamasının üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen şu ana kadar bu hedeflerin hiçbirinde ilerleme kaydedemedi. Buna Rusya ile Batı arasındaki çatışma nedeniyle Haziran 2022’de görevine ara verilmesinden bu yana bilinmeyen bir akıbetle karşı karşıya kalan Anayasa Komitesi de dahil. 

Özel Temsilci’nin brifinginde Anayasa Komitesi’ne yer vermemesi, aslında Suriye’de siyasi sürecin olmadığını gösteriyor. Anayasa Komitesi’nin brifinge dahil edilmemesi, depremden nedeniyle acil insani durumdan kaynaklanıyor olabilir. Dolayısıyla sonraki brifinglerde yeniden ele alınabilir. Bununla birlikte Pedersen, felakette adıma karşılık adım politikasını fiilen başlatmak amacıyla çözülmemiş siyasi sorunları bir kenara bırakma fırsatı bulmuş görünüyor. Son brifinginde bu duruma açıkça görünüyordu. 

Bu ise Özel Temsilci’nin çabalarını, rejimin tanınması veya onunla normalleşmenin kabulü veya ıslahına yönelik olmayan bir BM ortamı inşa etmeye yönelttiği anlamına geliyor. Bunun yerine savaşın ürettiği yapılara alternatif, farklı kontrol alanlarındaki bozulmayı durdurabilen, geniş sosyal, ekonomik ve hizmet ağlarının kurulmasıyla görevlendirilen yerel yönetişim yapılarını göstermek amacıyla felaketin yansımalarını ve çatışmayı kontrol altına almayı hedefliyor. Bu adım, daha sonra siyasi süreç yeniden başlatılabilir. 

Sonuç olarak, BM elçisinin çabaları birçok engelle karşı karşıya kalabilir. Çünkü rejim sadece adıma karşılık adım politikasını reddetmekle kalmıyor; ayrıca ona yatırım yapmaya ve içeriğini boşaltmaya çalışıyor. Örneğin erken toparlanma konusunu ekonomi politikaları lehine kullanıyor ve tutuklular meselesini hukuki içeriğinden, mülteciler meselesini de güvenlik politikaları lehine boşaltıyor. Öte yandan uluslararası toplumun insani sorunlara odaklanması ve siyasi süreçle ilgili mutabakat ve anlaşma çalışmalarının ertelenmesinin arka planında ortaya çıkan durum, muhalefete uluslararası ilişkiler ve yerel yönetişim yapılarının performansı açısından yeni fırsatlar sağlayabilir.