Suriye konulu Astana sürecinin yirminci toplantısında yeni ne var?
Haz 22, 2023 1068

Suriye konulu Astana sürecinin yirminci toplantısında yeni ne var?

Font Size


20 ve 21 Haziran 2023 tarihlerinde rejim ve Suriye muhalefeti heyetleri arasında, garantör ülkeler Türkiye, Rusya ve İran’ın katılımıyla Astana sürecinin 20. Toplantısı gerçekleştirildi. Bu toplantı normalin dışında bir toplantıydı. Çünkü rejimin Arap Birliği’ne geri dönmesi, çoğu Arap ülkesinin rejimle ilişkileri düzeltmesi ve Türkiye ile normalleşme sürecinin başlamasının ardından yapılan ilk görüşmeydi.    

Astana görüşmeleri kapsamında dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde dörtlü bir görüşme gerçekleştirildi. Görüşmede Rusya’nın 10 Mayıs’ta Moskova’da dışişleri bakanları düzeyinde gerçekleştirdiği görüşmenin ardından ortaya koyduğu Şam ile Ankara arasındaki normalleşmeye ilişkin taslak yol haritası görüşüldü.    

Astana görüşmelerinin sonuç bildirgesinde terörle mücadele, ateşkes, esir değişimi, mültecilerin dönüşü, siyasi süreç gibi protokol konularının yanı sıra önceki görüşmelerin sonuç bildirilerinde yer almayan yeni konular da yer aldı. Bu konuları şu şekilde sıralayabiliriz:     

  • Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin yeniden tesis edilmesine yönelik yol haritasının hazırlanmasında ilerleme kaydedildi. Rusya ve İran bu süreci Astana sürecinden daha öncelikli görüldüğüne işaret girişimi kapsamında bu maddede ilerleme kaydedildiği görülüyor.    
  • Fırat’ın batısındaki bölgelerden gelenler başta olmak üzere ayrılıkçı gündem, sınır ötesi saldırılar ve sızma operasyonlarına karşı hareket etmek. Bu madde daha önceki kapanış konuşmalarında yer almayan ve bundan sonraki aşamada Türkiye için çözümünün öncelikli olduğunu gösteriyor.     
  • Sürecin 21. toplantısının 2023’ün ikinci yarısında yapılması kararlaştırıldı. Ancak daha önceki toplantılarda olduğu gibi toplantı yerinin Astana olacağı belirtilmedi.    

Astana sürecinde yeni bir toplantının daha yapılacağının duyurulması, sürecin bitmesini kabul etmeyen Türkiye’nin tavrının kabulü gibi görünüyor. Ancak toplantı için bir yerin belirtilmemiş olması nedeniyle yeni toplantının 2023’ün ikinci yarısında yapılmama ihtimali var. Çünkü Rusya, İran ve rejim, Arap ülkeleriyle normalleşme ve Arap ülkeleriyle ikili ilişkilere odaklanmakla birlikte dörtlü toplantılara öncelik verme ve Türkiye ile tartışmalı sorunları bu süreçte çözme konusunda ısrarcı davranıyor.    

Buna karşılık rejimin dörtlü toplantıda Türk kuvvetlerinin özellikle de İdlip’ten çıkışına ilişkin katı tutumu, gerilimi azaltma mutabakatına (2017) göre ateşkes güvenliği sistemini garanti almak için Türkiye’nin Suriye’ye yaptığı müdahalesine yol açan sebebi ortadan kaldırma arzusunu yansıtıyor. Rejim bu nedenle Astana sürecinin içeriğini boşaltmaya ve diğer sorunları ikili olarak veya Astana’nın değiştirilmiş bir versiyonu aracılığıyla çözmeye odaklanıyor.    

Aynı şekilde rejimin katı tutumu, Arap normalleşmesinin ve Arap Birliği’ndeki koltuğunu geri almasının ardından ortaya çıkan durumu da yansıtıyor. Rejim, muhalefet heyetinin Suriye halkını temsil eden ikinci bir taraf olarak ele alındığı uygulamaların “modasının geçmiş” olduğunu düşünüyor. Bu nedenle muhalefetin Arap Birliği’nin kararlarından aldığı meşruiyeti ortadan kaldırmakla Astana sürecinin devam etmesinin bir anlamının olmadığı kanaatinde gibi görünüyor. Buna karşılık Türkiye katı bir tutum sergiliyor. Örneğin Türkiye Suriye’de kapsayıcı siyasi bir sürece geçilmeden güçlerinin Suriye’den ayrılmasını reddiyor.    

Rejim ile Türkiye arasındaki farklı tavırlara rağmen, rejimin dörtlü toplantıya katılmaya devam edeceği iddiası, ikili ilişkileri tamamen normalleştirmeye hazır olduğu anlamına geliyor. Ancak rejim Suudi normalleşmesine benzer bir normalleşme istiyor. Yani Suriye muhalefetine ve 2254 sayılı karar uyarınca siyasi çözüme dair taahhütlerde bulunmayı kabul etmiyor.    

Son olarak Astan sürecinin -daha sonra farklı bir biçimde de olsa devam etmesi ihtimaline rağmen- sona erdiğinin açıklanması, rejim ve müttefiklerinin dörtlü görüşmeler yoluyla terörizm, yabancı güçlerin çıkışı, mültecilerin dönüşü ve diğer konular Astana’nın içeriğini boşaltma ve Türkiye’ye baskı kurma girişimi olarak görünüyor. Ayrıca rejim ve müttefikleri Suriye muhalefetini askeri ve güvenlik sahnesinden çıkarma ve 2254 (2015) sayılı karardan uzak bir şekilde siyasi sahnedeki rolünü ulusal uzlaşma sürecindeki bir tarafa indirgeme çabası içinde. Rejim, muhalefetin nüfuzunu askeri olarak zayıflatma çabası içinde olmasına rağmen Türkiye Astana sürecinin muhalefetin varlığını korumaya katkı sağladığını düşünüyor. Bu da onun bu tavrını açıklıyor.