Suriye'nin, Terörle Mücadele Uluslararası Koalisyonuna Katılımı Ne Anlama Geliyor?
Kas 18, 2025 414

Suriye'nin, Terörle Mücadele Uluslararası Koalisyonuna Katılımı Ne Anlama Geliyor?

Font Size

Suriye hükûmeti, terörle mücadele uluslararası koalisyonuna katılmayı planlamaktadır. Başkan Ahmad el-Şara, anlaşmayı imzalamak üzere Washington'u ziyaret edecektir. Böylece Suriye, Eylül 2014'te ABD liderliğinde kurulan ve şu anda 36 Avrupa ülkesi, 11 Arap ülkesi, Orta Doğu'dan Türkiye ve Kıbrıs, Asya ve Afrika ülkeleri ile Interpol, NATO ve Arap Birliği gibi diğer ortaklardan oluşan 89 üyeye sahip olan koalisyonun 90. üyesi olacaktır. 

Suriye, koalisyonun hükûmetin resmi daveti üzerine faaliyet gösterdiği Irak'ın elde ettiği faydalara karşın birçok fayda elde etmesi beklenmektedir. Koalisyon, mayın ve savaş kalıntılarının temizlenmesi, elektrik, su, eğitim ve sağlık gibi temel hizmetlerin yeniden sağlanması, yerel ekonominin canlanması için gerekli koşulların oluşturulması, yerinden edilmiş kişilerin gönüllü olarak evlerine dönmelerinin sağlanması, siyasi reformların ve güvenlik reformlarının desteklenmesi dahil olmak üzere, bölgenin istikrara kavuşması için ortaya konan çabaları desteklemektedir. Ayrıca güvenliği ve hukukun üstünlüğünü artırmak için güvenlik ve polis güçlerini eğitmekte, el yapımı patlayıcılarla (EYP) mücadele teknikleri gibi danışmanlık ve ekipman hizmetleri sağlamaktadır. BM Kalkınma Programı'nın İstikrar İçin Finansman Tesisi programı, 2015 yılında kısmen koalisyon tarafından kurulan Acil İstikrar İçin Finansman Tesisi (FFIS) aracılığıyla finanse edilmekte olup, Irak'ın 28 farklı bölgesinde 1.100'den fazla projeye finansman sağlamıştır. 

Suriye hükûmeti, uluslararası koalisyona katılarak en önemli uluslararası taleplerden birini de yerine getirmiş oldu. Bu talep, bu güçlerin savaşma ve teknik yeteneklerini artıracak olan terörle mücadelede etkinliğin teyit edilmesi terörün yeniden canlanmasının önlenmesi, koalisyon güçleriyle doğrudan koordinasyon sağlanması, istihbarat bilgilerinin paylaşılması, ortak eğitim ve operasyonların yürütülmesi ile Suriye güçlerine gelişmiş ekipman sağlanmasıdır. 

 Koalisyona katılım, hükûmetin uluslararası düzeyde meşruiyetini artıracak ve böylece, özellikle bazı Suriyeli liderlerin terörist olarak tanımlanması bağlamında uygulanan BM yaptırımları başta olmak üzere, uluslararası yaptırımların kaldırılmasını hızlandıracaktır. Bu da, söz konusu yaptırımlar nedeniyle durdurulan yatırım ve projelerin devam etmesine imkan tanıyarak ülkenin ekonomik durumunu iyileştirecektir. 

Ayrıca, SDG'nin koalisyonun tek Suriyeli ortağı olma avantajını kaybetmesi ve bu ortaklığın hükûmete devredilmesi ile birlikte, bu katılımın kuzeydoğu Suriye'deki sorunun çözümüne, devlet otoritesinin yeniden tesis edilmesine, devlet kurumlarının kurulmasına ve uluslararası sınırların kontrol altına alınmasına katkıda bulunması beklenmektedir. Böylece bölgedeki hakimiyet devredilecek ve SDG'nin şu anda kontrol ettiği doğal kaynaklardan elde edilen önemli ekonomik gelirlerin yanı sıra, IŞİD üyeleri ve ailelerinin bulunduğu hapishanelerin ve kampların yönetimi de devlete bırakılacaktır. 

ABD açısından bakıldığında, Suriye hükûmetinin koalisyona katılımı bazı faydalar sağlayacaktır. Çünkü ABD ve koalisyon güçlerinin Suriye'deki varlığı ve operasyonları meşru hale gelecektir. Bu, varlıklarının yasal dayanağı bulunmayan ABD güçlerinin Suriye'den çekilmesi yönündeki çağrıları azaltacak veya tamamen susturacaktır. Bu görüş, eski rejim ile rejimin talebini gerekçe göstererek kendi varlıklarını meşru sayan Rus ve İranlı müttefikleri tarafından da tekrarlanmaktaydı. 

Suriye hükûmetinin uluslararası koalisyona katılımı, uluslararası toplum, özellikle de hapishanelerinde IŞİD üyeleri bulunan ülkeler için önemli bir sorunu da çözecektir. Suriye hükûmeti, kuzeydoğu Suriye'nin kontrolünü tekrar elde ederek ve hapishaneleri yöneterek, bu suçların Suriye topraklarında işlendiği göz önüne alınarak, ülkede yürürlükte olan ulusal yasalara göre bu üyeleri yargılayabilecek ve cezaları Suriye hapishanelerinde infaz edilebilecektir. Bu davalar, daha önce uluslararası alanda tanınan ulusal yasaların bulunmaması nedeniyle, SDG'nin bu yöndeki çabalarına rağmen ülkeler tarafından engellenmişti. 

Son olarak, Suriye hükûmetinin uluslararası koalisyona katılımı, Suriye'nin terör destekçisi ülke olarak tanımlanmasına, izolasyonuna, siyasi ve ekonomik yaptırımlara maruz kalmasına neden olan Esad rejiminin yaklaşımından tamamen uzaklaşıldığını da göstermektedir. Suriye'yi, komşularını tehdit etmeyen, uluslararası barış ve güvenliği koruyan, buna bağlı kalan bir ülke olarak Arap ülkeleri arasına ve bölgedeki ortamına geri döndürmektedir.